GENOCIDE-1915-ERMENİ SOYKIRIMI
|
|
|
|||
|
|||||
|
YAZAN: AYŞE HÜR-TARAF /2012.01.15
Bahaeddin Şakir’le karşılaşma
Ünlü İttihatçı gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın’ın “[1915-1917] Tehcir işinde Bahaeddin Şakir’in rolü nedir? En hususi toplantılarımızda bile bu mesele teşrih edilmemiştir, aydınlanmamıştır. Açık, kati bir kanaatim yok, fakat başka meseleler konuşulurken, ağızdan çıkmış bir kelimeden, sızmış bir fikirden, zapt edilememiş jestlerden, hâsılı gözle görülmeyen, fakat insanda bir şüphe uyandıran ince ve hafif delillerden, bende kuvvetle peyda olan zanna göre, tehcir işinin en büyük amili (uygulayıcısı) ve haliki (yaratıcısı) odur. Yalnız başına Şark vilayetlerini dolaşarak [tehcire] zemin hazırladığını, esası kararlaştırdığını ve şahsi kanaatlerini tatbike çalışırken, haiz olduğu mevki dolayısıyla, emirlerinin Merkez-i Umumi ve hükümet emirleri diye telakki olunduğunu ve nihayet hükümetteki bazı nafiz arkadaşlarını da sürüklediğini kuvvetle zannediyorum” diye bahsettiği kişiydi Bahaeddin Şakir.
İttihat ve Terakki’nin uzun süre genel sekreterliğini yapmış olan Mithat Şükrü Bleda’ya göre, 27 Mayıs 1915 tarihli “Geçici Tehcir Kanunu”nun çıkarılması için en çok uğraşan adamlardan biriydi Bahaeddin Şakir.
Halide Hanım ve Nakiye Hanım, Lübnan’a vardıklarında Cemal Paşa’yı, Sofar’daki köşkünde ziyaret etmişlerdi. Dediklerine göre Paşa’nın eşi Seniye Hanım İsviçre’ye çocuğunu tedaviye götürdüğü için yoktu. Paşa’nın o günlerde “Lübnan’ın ecesi” diye ünlenen Linda Sürsok ile birlikte olduğu dedikodusu yapılıyordu. Halide Hanım’a göre, evde Cemal Paşa’nın kızkardeşi ve kayınvalidesi vardı. Kızkardeşi son derece ciddi ve iyi kalpli bir Türk kadınıydı. Yaşı da hayli ilerlemişti. Kayınvalidesi ise 60 yaşlarında ince, enerjik ve şık bir hanımdı. Ev halkı birbirine karşı son derece saygılı davranıyordu. Halide Edip’in bu tür kişisel açıklamalarla Ermeni kırımından dolayı itibarını kaybetmiş Cemal Paşa’yı okurların gözünde aklama gayreti içinde olduğu anlaşılıyordu.
Cemal Paşa’nın isteği üzerine iki hafta boyunca Beyrut’ta konuyla ilgili kişilerle görüşen Halide Edip Cemal Paşa’ya bir rapor sunmuştu. Rapora göre Lübnan, Beyrut ve Şam vilayetleri ortak bir eğitim sistemi altında birleştirilecek, üç vilayetin her birinde altı sınıflı bir ilkokul açılacak, bu ilkokulların görevi de öğrencileri normal okullara ve kolejlere hazırlamak olacaktı. Okullarda Türkçe, Arapça ve Fransızca, üç dil öğretilecekti.
Raporun sunumundan sonra Halide Edip, Kudüs’teki kutsal mekânları ve Cemal Paşa’nın açtığı Ayn Tura (Ain Toura) Yetimhanesi’ni gezdi. Yetimhane’de savaşta ve 1915’teki kırımda anne-babasını kaybeden Ermeni çocukları kalıyordu. Bilindiği gibi Suriye ve Lübnan 1915’teki ölüm yolculuğunun menzillerinden biriydi. Halide Edip, çocuklara Türk isimlerinin verildiğini öğrenince Cemal Paşa’ya itiraz etmişti. Ama Cemal Paşa, başka yol olmadığına ikna etmişti kendisini. Suriye’deki incelemelerini bitiren Halide Edip ve Nakiye Hanım İstanbul’a dönmüştü. Ama Halide Edip, kısa süre sonra Cemal Paşa’nın ısrarlı daveti üzerine tekrar Suriye’ye gidecekti.
Cemal Paşa ile aralarında ne vardı?
“İnsaniyete yardım için”
Gerekçe ne olursa olsun, sonuçta ikili gayet sıkı bir işbirliği yaptılar ve Halide Edip Suriye ve Lübnan’da bir dizi okul açtı. Beyrut’taki Darü’l Nasırat adlı yatılı kız mektebi ve muallim (öğretmen) mektebi, Beyrut, Şam ve Lübnan’ın değişik yerlerindeki yatılı ve normal kız ilkokulları, Beyrut’ta üç-dört bin kız ve kadının devam ettiği sanayi mektepleri ile Suriye’deki Tanail Ziraat Mektebi ilk akla gelenlerdi.
Vedi Sabra ve Kenan Çobanları
Türkçe bir libretto üzerine bestelenmiş ilk opera sayılan Kenan Çobanları’nın İstanbul’daki ilk gösterimi izleyenlerde soğuk duş etkisi yaratmıştı. Bunun nedeni, Müslüman erkeklerin bile sahneye çıkmasının hoş karşılanmadığı bir dönemde, ilk defa Müslüman kız çocuklarının operada rol alması, ilk defa bir peygamberin canlı olarak temsil edilmesi ve İsrail’in müjdecisi olan semitik unsurların oyunda vurgulanmasıydı. Halide Edip’in Türk Ocağı’nda tehcir sırasında öldürülen Ermenileri savunan bir konferans vermesi ve Maarif Nazırı Şükrü Bey’le yaptığı tartışma da buna eklenince, İttihatçılar Halide Edip’in Amerikalılar ve Ermenilerle bir ilişkisi olup olmadığını tesbit etmek için Halide Edip’in arkasına bir sivil polis takmışlardı. Ancak Halide Edip, bu tepkilerden etkilenmemiş ve eseri 1917’de Lübnan’da tekrar sahneye koymuştu. Oyun Ayn Tura Yetimhanesi’nin öğrencileri tarafından 13 kez sahnelenecekti. Gerçi Vedi Sabra, Cemal Paşa tarafından Fransız casusluğu iddiasıyla bir süreliğine Lübnan’dan sürüldüyse de bu ve benzeri şıklıklar sayesinde okullar yerli halktan büyük rağbet gördü. Lübnan’daki okullara daha çok Hıristiyan aileler, Şam’daki okullara ise Müslüman aileler başvuruyordu.
Bu konuşmaya şahit olan kişi Halide Edip’in Beyrut’ta açtığı okullardan birinde görev yapmış Harriet Fischer adlı bir misyonerdi. Rahibe Fischer, “liderlerinin bu vahşeti sürdürüp sürdürmeyeceğini” sorduğunda Halide Edip “Bazıları yaptı bunu ve hâlâ devam ediyorlar. Hâlâ bitmedi. Bazıları katılmadı. Ancak onların idari güçleri yoktu. Ayrıca, söylenen şuydu: Savaştayız. Her yanımız düşmanlarla kuşatılmış. Bölünmüş gözükürsek, her şeyi kaybederiz. Bizim milletimiz, ya da Ermeniler...” diye savunmuştu siyasi yoldaşlarını.
Çöllerde ot yiyen çocuklar
Halide Edip, mektubunu “Yeni kabine bu emsalsiz zulüm ve cinayetin hiç olmazsa sonuçlarını hafifletemez mi? Şimdi bugün yaşayanlara insan hakkı veremez mi? Ben kendi hayatımla bu fena ve çirkin şeyi ödeyebilsem öderdim. Fakat benim hayatım nedir? Hiç hem de pek gülünç ve küçük bir hiç!” diye bitirmişti.
Halide Edip 1917 yılının mart ayının sonlarına doğru Suriye’den ayrıldı. Cemal Paşa’nın buradaki görevi 12 Aralık 1917’de bitti. Suriye ve Lübnan’daki Ermeni yetimlerinin çilesi ise hiçbir zaman bitmedi.
Özet Kaynakça: Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, Bateş Yayınevi, 1981; Hüseyin Cahid Yalçın, Tanıdıklarım, Yapı Kredi Yayınları, 2001; Memoirs of Halide Edib, Gorgias Press, 2004; Selahattin Çitçi, “Halide Edip Adıvar’ın Feminist ve Semitik Bir Operası: KenanÇobanları”,www.turkishstudies.net/sayilar/sayi16/çitçiselahattin1080.pdf; Nevzat Artuç, Cemal Paşa, Askeri ve Siyasi Hayatı, TTK Yayınları, 2008; İpek Çalışlar, Halide Edip, Biyografisine Sığmayan Kadın (Everest Yayınları, 2011; Halide Edip, Mor Salkımlı Ev, Can Yayınları, 2007; Ermeni ve Türk yetimlerinin savaş sonrası serencamına ilişkin daha fazla bilgi için: Ayşe Hür, “İttihat ve Terakki’nin Çocuk Askerleri” yazısının ikinci bölümü, Taraf, 12 Nisan 2009.
|
|
|
||
|
|||||
|
|||||
|
|||||
|
|||||